Bisiklet Yarışları
Bisiklet yarışları ülkemizde çok fazla olmasa da dünyada ciddi anlamda takipçisi olan sporlardan bir tanesi. Ülkemizde sürekli olarak bisiklet organizasyonları düzenlenmekte ancak bir noktada bu organizasyondan haberi olanlar sadece bu spora gönül vermiş insanlar. Bunun en sebebi de elbette bisiklet sporunun diğer spor dalları kadar popüler olmaması ve görsel basında kendisine yeterince yer bulamaması. Ancak takipçiler sosyal medya üzerinden bu organizasyonları takip edebiliyorlar.
Bisiklet sporu kendi arasında farklı türlere ayrılan bir spor dalı yol bisikleti ve dağ bisikleti gibi farklı yarışlar düzenlenirken ayrıca maraton şeklinde saatler süren yarışlar da yapılmakta. Bu parkurlarda kullanılan bisikletler de parkurun özelliklerine uygun şekilde üretilen bisikletler olmak durumundalar. Bisiklet son derece yorucu ve kas kuvveti isteyen bir spor dalı olduğu için bisikletçilerin minimum enerji ile maksimum yolu kat etmeleri gerekmekte. Bu yüzden bisikletin modeli de oldukça önem taşıyor. Aynı bisikletle farklı yarışlara katılmak mümkün olmadığı gibi aynı zamanda aynı parkurda farklı bisiklet tekerlekleri de kullanılabilmekte. Bu yüzden bisikletçinin kendisini nasıl iyi hissettiği de önem taşıyor. Lastiklerinden memnun olmayan bisikletçiler bunu yarış sırasında değişik özellikte lastikler taşıyan ve bisikletçileri takip eden kamyonetlerden alarak 15-20 saniye gibi bir sürede değiştirip yarışa devam edebiliyorlar.
Günümüz yarış bisikletleri son derece ergonomik, bisikletçiyi yormayan ve mümkün olan en hızlı şekilde ilerlemesi için imal edilmekteler. Bisikletin en önemli özelliklerinden bir tanesi de ağırlığı. Bir bisiklet ne kadar hafif olursa hem o kadar hızlı gidebilir hem de bisikletçiyi yormaz. Bu yüzden günümüz yarıl bisikletleri kompozit olarak bilinen maddeden imal edilmekteler. Kompozit malzeme oldukça pahalı bir malzeme olduğu için profesyonel bisiklet fiyatları da o kadar yüksektir.
Bisiklet Yarışları Sonuç Nasıl Belirlenir?
Bisiklet yarışları sadece bisikletin ya da bisikletçinin sonucu belirlediği bir yarış değil. Bisikletçinin giydiği kıyafetler dahi yarışın kazanılıp kaybedilmesinde önemli rol oynuyor. Bisikletçi kasklarının şekilleri herkese garip gelir. Yolda gördüğünüzde kaskın şeklinin garipliği yüzünden dönüp bir kez daha bakmış olabilirsiniz. Bisiklet sporunda rüzgârın önemi tartışılamaz. Arkadan esen bir rüzgâr bisikletçinin yorulmadan iyi bir derece elde etmesine sahip olabilir. Bununla birlikte önden esen rüzgârın da bisikletçiyi fazla zorlamaması ve yavaşlatmamasına dikkat etmek gerekmekte. İşte bu noktada işin içine aerodinamik kurallar girmekte. İşte bisikletçi başını öne eğdiği zaman başındaki kask rüzgârı kolay bir şekilde delmesi ve başının üzerinden geçen havanın kolaylıkla arkaya iletilmesi için bu şekilde tasarlanmıştır. Bu durumu uçağın burnunun sivri olmasına benzetebiliriz. Çünkü çalışma mantığı aynıdır. Türkiyede ise bu yarışmalar Trbet sitesi https://www.wfb-online.org/ adresinden ve Türkiye Bisiklet Federasyonu tarafından organize edilmektedir.
Bisiklet sporu için velodrom denilen spor salonları da kullanılmakta. 1950’lili yıllardan itibaren dünyada spor salonlarının yapılmaya başlanması beraberinde bu salonlara portatif velodromlar yapılmasına da yol açtı. Bisiklet yarışları yapılacağı zamanlarda birkaç saat içerisinde salonun içerisine velodrom kurulabiliyordu. Aynı tarihlerde ise ülkemizde spor salonu mevcut değildi. Bu yüzden Konya’da bulunan Atatürk Stadı inşa edilirken tribünlerin ön tarafına 35 derece eğimli, betondan ve kalıcı olacak bir velodrom pisti yapıldı. Bu pist uzun zaman boyunca kullanılmasına rağmen yetersiz bakım yüzünden oluşan çatlamalar neticesinde kullanılmaz hale geldi.